Bilgisayarlar
son on yılda avukatların da iş yaşamlarının ayrılmaz bir
parçası olmuşlardır. Bu vazgeçilmez makinelerin birçok yararı
yanında; oturuş bozuklukları nedeni ile bel ağrılarına,
eklemlerde özellikle de bilek ve dirseklerde zorlanmalar sonucunda
oluşan çeşitli hastalıklara yol açtığı bilinmektedir.
Gün
içinde uzun süreleri bilgisayar başında geçiren
meslektaşlarımız, özellikle de çok sayfadan oluşan metinleri
yazmaktadırlar. Gerek metinleri yazarken bilgisayarın klavyesine
yapılan tuş vuruşları gerekse de fare hareketleri, tek düze
hareketlerdir. Bu şekilde tek düze hareketlerle çalışmanın
sonucunda Karpal Tünel Sendromu denen hastalık ortaya
çıkabilmektedir.
Çoğumuzun
sıradan eklem ağrısı olarak gördüğümüz bu hastalık,
müdahale edilmediği durumlarda ileride daha ciddi sorunlara yol
açabilmektedir. Bu hastalığın tıp dilindeki kısatma adı; CTS'
dir. Karpal Tünel Sendromu, ellerde ağrı veya uyuşma ile başlayan
ve bu şikayetlerin özellikle geceleri uykudan uyandırma dercesinde
olduğu bir hastalıktır. Temel problem ele giden bir sinirin
(Nervus Medianus) el bileği çevresinde geçtiği bir kanalda çevre
kılıf tarafından sıkışmasıdır.
Karpal
tünel, bilek düzeyinde bulunan median sinirin geçtiği bir
kanaldır. Boyun bölgesinden çıkıp bileğe kadar uzanan median
sinir elde birçok kasın uyarılmasını üstlenir. İşte bu kanal
boyunca median sinir çeşitli nedenlerden dolayı el bileğinde
basıya uğrarsa, sinir sıkışmaları arasında en sık görülen
Karpal Tünel Sendromu ortaya çıkabilir.
Özellikle
uzun süreler tek tip el işi yapanlarda görülen bir
rahatsızlıktır. Bilinen en eski şikayet daktilo kullanan
sekreterlerde görülmeye başlanılmış, o dönemlerde halk
arasında sekreter hastalığı adını almıştır. Özellikle
daktilo gibi sert basma kuvveti gerektiren tuşlu klavyelerde, eldeki
tendonların kalınlaşmasına ve buna bağlı sinir üzerinde bası
oluşmasına sebep olmaktadır.
Günümüzde
daktilo kullanımının azalmasına karşın; özellikle bilgisayar
ve oyun konsolları gibi teknolojik aygıtların çoğalması ile
hastalık tekrar artış eğilimine girmiştir. Gençler ve
çocukların nintendo wii, xbox ve playstation gibi konsollarda uzun
saatler aynı el kası ve tendonlarını kullanması ileriki yaşlarda
ciddi sağlık sorunlarının başlangıcı olmaktadır.
Baro
Dergimizin bu sayısında meslektaşlarımızın klavye ve fare
kullanımından doğan rahatsızlıklarını en aza indirmeyi
amaçlayan ürünleri tanıtmakta yarar gördüm.
GRAFİK
TABLETLERİ
Grafik
tablet veya sayısallaştırıcı (İng: digitizer) grafik
sanatçılarının, ressamların veya bilgisayar grafiği (İng: CG
art) yapan sanatçıların ve daha çok tasarım ağırlıklı
çalışanların kullandıkları bilgisayar donanımıdır.
Boyutları
A4 veya A3 kâğıt boyutlarında ya da daha büyük olabilen
sayısallaştırıcılar, üzerlerine yapılan çizimi sayısal
ortama aktarırlar. Örneksel çizim verilerinin sayısal ortama
aktarımının gereği olarak ortaya çıkan sayısallaştırıcılar
ilk zamanlarda AutoCAD gibi bilgisayar destekli tasarım
programlarının ve çeşitli grafik programlarının ayrılmaz bir
parçası olmuşlardır.
Sayısallaştırıcılar
ilk çıktıklarında, yüksek fiyatları ve basit gereksinimler için
ucuz farelerin yeterli olması gibi nedenlerle genellikle
profesyoneller tarafından kullanılmaktaydı.
Ama
günümüzde özellikle tablet bilgisayarların da çıkması ile
grafik tabletlerinin popülerliği oldukça düşmüş, fiyatları da
gelişen tekoloji karşısında oldukça inmiştir. Bugün grafik
tabletlerin fiyatları 60,00TL ile 1.500,00TL arasında
değişmektedir.
Grafik
tabletler, bilgisayar kullanıcısının fare ile yapabildiği her
şeyi kablosuz bir kalemle yapmasını sağlayan araçlardır.
Özellikle fare kullanımına alışamayan yaşlı insanlar ve
çocuklar ile; çizdikleri resim ve projelerde aradıkları fırça /
kalem hassasiyetini bir türlü bilgisayar faresinde bulamayan
ressam, mimar, grafiker gibi profesyoneller için tasarlanmış
ürünlerdir.
Çok
gelişmiş modellerde gerçek kalem ve kağıt hissi yaratmak
amacıyla yüksek kalem hassasiyeti vardır ve basınç duyarlılık
seviyesi 2.048' e kadar çıkmaktadır. Bunun sonucunda özellikle
reklam, televizyon sektörlerinde çalışan birçok ressam ve
tasarımcı kağıt kalem yerine grafik tabletleri tercih etmektedir.
Avukatlarsa
grafik tabletler ile; bilgisayara el yazısı ile notlar almak bir
yana, fare ile yapılan internette gezinme, belge açma, kaydetme,
silme vb tüm işlemleri kalemle yapabilirler. Grafik tabletlerin
kalemleri, bilgisayar faresinde çok daha hassas oldukları için
bilgisayardaki tüm işlemler, çok daha hızlı bir şekilde
yapılabilmektedir.
DOKUNMATİK
EKRANLAR
Dokunmatik
teknolojisi, elektronik cihazların parmak veya özel kalemler
vasıtasıyla hafifçe dokunarak kumanda edilmesine imkân verir.
Hesap makinesi ve televizyon düğmelerinden, cep telefonu, dizüstü
bilgisayar ve uzay teknolojilerine kadar çok çeşitli bir kullanım
alanı vardır.
Dokunmatik
ekranlar ise özellikle Apple firmasının ürettiği iPhone' dan
sonra tüm dünayada popüler oldu. Halbuki bu teknolojinin de
temelleri oldukça eskiye dayanır. 1945 ile 1950 yılları arasında
özel bazı laboratuarlarda ilk örnekleri geliştirilen dokunmatik
ekranlar, ticari olarak ilk kez 1975 yılında elektronik bir eğitim
sistemi olan PLATO projesinde ortaya çıkmıştı.
1983
yılında piyasaya sürülen HP-150 dünyanın dokunmatik ekranlı
ilk ticari kişisel bilgisayarıydı. Aslına bakılırsa bu ürünün
ekranı bugün anladığımız anlamıyla dokunmatik değildi. Ekrana
parmağınızı dokundurduğunuzda, yan taraflardan çıkan kızıl
ötesi ışınları engellemiş oluyordunuz. Bu sayede ekran
parmağınızın nerede olduğunu anlayıp ona göre görüntü
veriyordu.
Günümüzde
piyasaya sürülen dokunmatik ekranlarda tek bir standart teknoloji
yok. Aksine çok farklı temellere dayanan dokunmatik ekran
teknolojileri bulunuyor. Bunların bazıları sıkça kullanılırken,
bazıları sadece belli cihazlarda yer alabiliyor. Şimdi bu
teknolojilere kısaca bir göz atalım:
-
Rezistif Ekran:
Rezistif
ya da diğer bir deyişle dirençli dokunmatik ekranlar, birçok
katmandan meydana geliyorlar. Bunların en önemlilerini ise
aralarında ufak bir boşluk bulunan iki adet iletken katman
oluşturuyor. Parmağınızla ekrana dokunduğunuz zaman bu iki
katman o noktada birleşerek akımda değişiklik yaratıyor. Böylece
nereye dokunulduğu anlaşılmış oluyor. Buradan alınan veri
kontrolcüde işlenerek ekrana yansıtılıyor.
-
Akustik Yüzey Dalgası:
SAW
(Surface Acoustic Wave) adı verilen teknolojide dokunmatik ekranın
üzerinden ultrasonik ses dalgaları geçiriliyor. Panele dokunulduğu
zaman ses dalgasının o bölümü emildiği için, dokunulan
bölgenin neresi olduğu anlaşılıyor. Bu bilgi daha sonra
işlenerek ekrandaki görüntüye yansıtılıyor. Bu teknolojiye
sahip ekranlar, dış etkenlere çok açık olduğu için fazla
tercih edilmiyor.
-
Kapasitif Ekran:
Kapasitif
dokunmatik ekranlar cam gibi bir yalıtkan bir katman ile iletken bir
katmanın birleşmesinden oluşuyor. Genelde bu ekranlarda iletken
olarak indiyum kalay oksit adlı madde kullanılıyor. Piyasadaki
iPhone gibi bazı akıllı telefonlarda kapasitif ekran yer alıyor.
-
Elektrostatik Alan:
İnsan
vücudu iletken olduğu için kendine özgü bir elektrostatik alana
sahip. Dokunulduğu zaman ekranın elektrostatik alanı ile bu alanın
yapısı bozuluyor ve ekran bu değişikliği algılıyor. Buna göre
nereye dokunulduğu bilgisi elde edilmiş oluyor. Yeni nesil cep
telefonlarının bazılarında bu yöntem kullanılıyor.
-
Kızılötesi:
Kızılötesi
teknolojisine sahip olan dokunmatik ekranların kenarlarında, kızıl
ötesi LED' ler ve foto algılayıcılar yer alıyor. Bu
algılayıcılar LED ışınların bütünlüğünü kontrol
ediyorlar. Parmağınızı ya da herhangi başka bir cismi ekrana
dokundurduğunuz zaman, ışınların bütünlüğü bozuluyor. Foto
algılayıcılar bunu tespit edip, kontrolcüye gönderiyorlar.
Kızılötesi teknolojisine sahip olan dokunmatik ekranlar, daha çok
açık alanlardaki ATM ya da kiosk gibi cihazlarda tercih ediliyor.
-
Gerilimölçer:
Güç
paneli adı da verilen bu teknolojide, ekran dört köşesinden
tutturuluyor ve ekranın alt kısmına baskıyı ölçen cihazlar
yerleştiriliyor. Ekranın üzerine bastırıldığında bu cihazlar
ne kadar baskı olduğunu ve yerini tespit ediyorlar. 1960' lı
yıllardan beri kullanılan bu teknoloji; sadece parmağın yerini
değil, baskının şiddetini de ölçtüğü için farklı
uygulamalarda da kullanılabiliyor. Ayrıca, daha dayanıklı olduğu
için açık alanlarda tercih ediliyor.
- Optik
Görüntüleme:
Yeni
yeni uygulanmaya başlanan teknolojilerden biri olan optik
görüntülemede, ekranın kenarlarına ya da köşelerine iki ya da
daha fazla görüntü algılayıcı yerleştiriliyor. Bu
algılayıcıların görüş açısını kaplayacak şekilde
kızılötesi ışıklar konulduktan sonra ekrana yaklaşan cisim,
bir gölge olarak algılanıyor. Bu sayede dokunulan yerin neresi
olduğunun yanı sıra, dokunan nesnenin boyutu da algılanabiliyor.
- Sinyal
Dağıtma Teknolojisi:
2002
yılında ilk kez tanıtılan bu teknoloji ekrandaki camın üzerinde,
dokunmayla oluşan titreşimi algılamaya yarıyor. Bu sayede
dokunulan yer belirlendikten sonra görüntü ona göre değişiyor.
Bu teknolojinin en önemli artısı, ekranda camın dışında
herhangi başka bir katmana ihtiyaç duyulmaması. Böylece görüntü
daha berrak ve net olabiliyor.
-
Piezoelektrik:
2006' da
tanıtılan bu teknoloji bazı kristaller ve benzeri yapıdaki
maddelerin sahip olduğu piezoelektrik özelliğinden faydalanıyor.
Piezoelektrik maddeler şekli değiştirildiğinde ya da bir darbe
aldıklarında elektrik alanı oluşturuyorlar. Bu özelliğe sahip
maddelerden bir katmana sahip olan ekran, dokunulduğunda o noktada
elektriksel bir alan oluşuyor. Kontrolcü de bunu algılayarak
nereye dokunulduğunu belirliyor.
- Çift
Yönlü Ekran:
M.I.T.
tarafından Aralık 2009' da tanıtılan çift yönlü ekran
teknolojisi, LCD ekranları dev birer kameraya dönüştürmeyi
hedefliyor. Geliştirilen bu yöntemde; sensörlerin önüne LCD
yerine, bir dizi küçük delik yerleştiriliyor. Her delikten geçen
ışık ışınları, sensörleri harekete geçirerek düşük
çözünürlüklü bir görüntü elde ediliyor. Her bir delikteki
görüntü farklı açılardan geldiği için, ekranın önünde
duran bir cismin yeri ve derinliği belirlenebiliyor. Böylece
ekrandaki görüntü buna göre tepki verebiliyor.
Dokunmatik
ekranlar, çok yakın gelecekte; gerek masaüstü gerekse de dizüstü
bilgisayarlar için standart hale gecekler. Teknolojinin ulaştığı
noktayı anlamak açısından şunu belirtmeliyiz ki; artık akıllı
ekranlarda birkaç parmak kullanımı ile sınırlı değiliz. LG
firmasının geliştirdiği teknoloji ile dokunmatik ekranlarda 10
parmağın aynı anda kullanılması mümkün hale gelmiştir.
Böylelikle sürüklemek veya çevirmek gibi birden fazla işlem aynı
anda yapılabiliyor.
Dolayısıyla
meslektaşlarımız da teknolojinin ulaştığı noktayı dikkate
alarak; gerek masaüstü veya dizüstü bilgisayar alırken, gerekse
de ekran alırken dokunmatik teknolojilerini göz ardı
etmemelidirler.
Kaynakça:
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Grafik_tablet
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Karpal_T%C3%BCnel_Sendromu_(CTS)
- http://www.hepsiburada.com/liste/grafik-tabletler/department.aspx?categoryId=217
- http://www.bimeks.com.tr/kategori.aspx?kid=1025
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Dokunmatik_ekran
- http://shiftdelete.net/dokunmatik-ekran-teknolojileri-22680.html
- http://www.teknomanset.com/tag/dokunmatik-ekran
- http://www.silikonvadisi.tv/lgden-10-parmakla-dokunmatik-ekran-keyfi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder