Büromun Konumu - Office Location

25 Ekim 2013 Cuma

ANDROID




Bu sayımızda sizlere akıllı telefonlar ile tablet bilgisayarın vazgeçilmez işletim sistemi olan Android' i tanıtmak istiyoruz. Günümüzde akıllı telefonlar ile tablet bilgisayarlar benzeri mobil cihazlarda piyasaya hakim işletim sistemleri iOS, Android ve Windows Phone' dur. Eskiden çok kullanılan Symbian işletim sistemi, artık piyasadan silinmiştir. Bugün artık piyasanın hakimi Google firması tarafından Linux tabanlı olarak geliştirilen Android işletim sistemidir. Kısaca söylemek gerekirse Mobil İşletim Sistemleri, bir cep telefonunda bulunmayan esneklik, özellik ve de uygulama sayısını akıllı telefonlara verir.

Son 20 yıldır yazılımlar teknoloji piyasasında giderek daha büyük önem arz etmeye başlamışlardır. Eskiden bir ürünün maliyetinin %90' ını donanım oluştururken, günümüzde bu oran %50' lere kadar düşmüş bulunmaktadır. Bunun da en büyük nedeni yazılımların gün geçtikçe daha karmaşık ve ileri teknolojilere sahip olması ile artan önemleridir. Kısaca yazılımlar, makinelere neyi nasıl yapacaklarını söyleyen programlardır. Yazılım olmadan aldığınız teknoloji ürünleri hiçbir şekilde çalışmaz.
Android Nedir ?




Android; Google, Open Handset Alliance ve özgür yazılım topluluğu tarafından geliştirilen, Linux tabanlı, mobil cihaz ve cep telefonları için geliştirilmekte olan, açık kaynak kodlu bir mobil işletim sistemidir.

Android, aygıtların fonksiyonelliğini genişleten uygulamalar yazan geniş bir geliştirici grubuna sahiptir. Android için halihazırda 250,000' den fazla uygulama bulunmaktadır. Google Play ise, Android işletim sistemi uygulamalarının çeşitli sitelerden indirilebilmesinin yanısıra, Google tarafından işletilen kurumsal uygulama mağazasıdır. Geliştiriciler ilk olarak aygıtı, Google'ın Java kütüphanesi aracılığıyla kontrol ederek Java dilinde yazmışlardır.

Open Handset Allience, 5 Kasım 2007' de Android' i kurduğunu duyurmuştur ve ardından 34 adet donanım, yazılım ve telekom şirketi, mobil cihazlar için telif hakkı olmayan bir işletim sisteminin teknolojinin gelişimi için yararlı olduğu konusunda hemfikir olmuşlardır. 2008' de piyasaya sürüldüğünde, birçok Android İşletim Sistemi Apache free-software ve Açık Kaynak Kodu lisansıyla geliştirilmeye açık hale gelmiştir.

Android, linux çekirdeği üzerine inşa edilmiş bir mobil işletim sistemidir, bu sistemde ara katman yazılımı, kütüphaneler ve API C diliyle yazılmıştır. Uygulama yazılımları ise, Apache harmony üzerine kurulu java-uyumlu kütüphaneler ihtiva eden uygulama iskeleti üzerinden çalışır. Android, derlenmiş java kodunu çalıştırmak için dinamik çevirmeli (JIT) Dalvik sanal makinasını kullanır ve cihazların fonksiyonerliğini artıran uygulamaların geliştirilmesi için çalışan geniş bir programcı-geliştirici çevresine sahiptir.

Android'in Gelişimi

- Google, Android'i satın aldıktan sonra telefon üreticilerini yanına alarak Open Handset Alliance (OHA) birliğini kurdu. Android'in gelişimi OHA eliyle yönetilmeye başlandı.

- Android 1.0 HTC Dream' in işletim sistemi olarak telefonlara ilk adımını attı. Bu sürüm; kamera desteği Wi-Fi, bluetooth, klasörler, bir web tarayıcısı, uyarılar, sesli arama, YouTube, alarmlı saat, galeri gibi özellikler sunuyordu.

- 9 Şubat 2009' da Android 1.1 yayınlandı. Bu sürüm bir önceki sürümdeki sistem hatalarını düzeltmeyi ve API' yı geliştirmeyi amaçlıyordu.

- 30 Nisan 2009' da Android 1.5 (Cupcake) yayınlandı. Bluetooth desteği, kamera kaydı, video gösterimi, Picasa, sık kullanılan klasör ve widgetları kişiselleştirebilme, yazı tahmin edebilen klavye ve animasyonlu ekran özellikleri Android' e kazandırıldı.

- 15 Eylül 2009'da Android 1.6 (Donut) yayınlandı. Ekran çözünürlüğü yükseltildi. Doğru çeviri yapma ve okutma özelliği, geliştirilmiş android market, galeride çoklu silme, sesli arama, WVGA ekran çözünürlük desteği Android' e kazandırıldı.

- 29 Ekim 2009' da Android 2.0 ve 2.1 (Eclair) yayınlandı. HTML 5 ve Bluetooth 2.1 desteği kazandırıldı. Sanal klavye ve yüksek ekran çözünürlüğü desteği ile özelleştirilebilen arayüz özelliği eklendi. Geliştirilmiş Google Maps, hareketli duvar kağıtları ve dijital zoom özelliği de kazandırıldı.

- Mayıs 2010' da Android 2.2 (Froyo) yayınlandı. 720p ekran çözünürlüğü desteği, usb bağlantı, Wi-Fi tarayıcı özelliği, Flash Player 10.1 desteği eklendi.

- Şubat 2011' de Android 2.3 (Gingerbread) yayınlandı. Çoklu kamera ve çoklu dokunmatik desteği eklendi. XGA (1366×768) ekran çözünürlük desteği, video arama özelliği eklendi.

- Yine Şubat 2011'de Android 3.0 (Honeycomb) yayınlandı. Android işletim sistemi, tabletlerle uyumlu hale getirildi.

- Ekim 2011' de Android 4.0 (IceCream Sandwich) yayınlandı.Yüz tanıma fonksiyonları ve NFC ile dosya paylaşımı özellikleri eklendi.

- Mart 2012' de Android Market' in adı Google Play olarak değiştirildi.

- Temmuz 2012' de 4.1 (Jelly Bean) yayınlandı. Aynı anda iki uygulama açma özelliği Android' e kazandırıldı. Butter project (takılmadan kayan ekran) ve enerji verimliliği sağlandı.

- Ekim 2012' de 4.2 (Jelly Bean Plus) yayınlandı. Çoklu kullanıcı, 360 derece panoramik fotoğraf, Swype klavye kazandırıldı.

- 11 Şubat 2013' de 4.2.2 (Jelly Bean Plus) yayınlandı. Bu güncelleme "performansı ve kararlılığı artırır" temasıyla çıkarıldı. Isınma ve donma problemleri giderildi.

- 24 Temmuz 2013' de 4.3 (Jelly Bean) yayınlandı. Çoklu kullanıcı için ebeveyn kontrolü, oyunlar için OpenGL ES 3.0 desteği, diğer teknolojik aletlere bağlanmak için ilk akıllı bluetooth teknolojisi, Wifi' yi açıp kapatmak yerine otomatik açılıp kapanabilen akıllı wifi teknolojisi eklendi.

Sürümler


Bölümleri

Android işletim sistemi beş kısımdan oluşur.

1.    Çekirdek: Linux kernelidir. Güvenlik, hafıza yönetimi, süreç yönetimi, ağ yığınları ve sürücü modellerini içerir.
2.    Android Runtime: Sanal makinedir. Dalvik Sanal Makinesini de içerir.
3.    Kütüphaneler: Veritabanı kütüphaneleri, web tarayıcı kütüphaneleri, grafik ve arayüz kütüphanelerini içerir.
4.    Uygulama Çatısı: Uygulama geliştiricilere geniş bir platform sunan kısımdır.
5.    Uygulama Katmanı: Doğrudan Java (programlama dili) yle geliştirilmiş uygulamaları içerir.

Android' in kısa süre içerisinde bu kadar başarılı olmasının sebebi, Linux tabanlı ve tamamı özgür lisanslarla yazılmış bir uygulama olmasındandır. Tamamen ücretsiz olması nedeni ile tüketicilerin gönüllerine taht kurmuş, birçok telefon ve mobil cihaz üreticisi tarafından da Microsoft' un tekelinin kurtulmak için desteklenmiştir.

Sonuçta dünyaca ünlü birçok firmanın, üniversitelerin, geliştirici gruplarının ve linux gönüllülerinin çabaları ile ortaya ticari anlamda da başarılı bir kararlı bir yazılım ortaya çıkmıştır. Bu başarılı işbirliğinin geldiği nokta itibariyle kimse artık işletim sistemlerine büyük paralar ödemek istemiyor.

İşin sırrı linux tabanlı yazılım çekirdeğinin son derece küçük boyutta olmasında. Linux, 1991 yılında Finlandiyalı bir üniversite öğrencisi olan Linus Torvalds tarafından, daha eski işletim sistemlerinden birisi olan UNIX' den esinlenerek geliştirilmeye başlanmıştı. Linus hâlen çekirdek geliştirme ekibindedir ve geliştirme faaliyetleri de Linux Vakfı bünyesinde devam etmektedir. Özgür Yazılımı desteklemek amacaıyla birçok ünlü şirket Linux Vakfını maddi olarak desteklemektedir.

                                                                                                                  
    Linus Torvalds

İşletim Sistemi' nin çekirdeği bu kadar küçük olmasına rağmen, linuxla yapabileceklerinizin sınırı yok. Geliştiricilerin tamamen özgür olarak çalışabildikleri bu temel üzerine, masaüstü bilgisayarlarda kullanılan Ubuntu gibi mükemmel bir işletim sistemi yazılabildiği gibi, Android gibi mobil cihazlarda kullanılan mobil işletim sistemi de yazılabilmektedir.

Özellikleri

Android' in son sürümleri, çoklu-görev (multitasking), çoklu-dokunuş (multitouch) ve Flash desteğiyle beraber gelmektedir. Android Market ile uygulamalar da yüklenebilmektedir.

-        Handset Çizimler: Sistem, VGA, 2D grafik arşivler, OpenGL ES 3.0 tabanlı 3D Grafik arşivlerine ve geleneksel telefon çıkışlarına son derece kolay uyum sağlar.
-        Depolama: Bilgi depolama amaçlı SQLite kullanılmaktadır.
-        Bağlanabilirlik: Android, GSM, Bluetooth, EDGE, 3G, NFC ve Wi-Fi bağlantısını destekler.
-        Mesajlaşma: Hem SMS hem de MMS desteği vardır.
-        Web Tarayıcısı: Android' in web tarayıcısı açık kaynak kodlu WebKit application framework üzerine kuruludur.
-        Medya Destekleri: Android, MPEG-4, MP4, H.264, MP3, ve AAC, AMR, JPEG, PNG, GIF gibi ses/video/resim formatlarını desteklemektedir.
-        Ek Donanımları: Android, anti-titremeli video/foto kameraları, touchscreenler, GPS, pusulalar, accelerometrelerde son derece yeteneklidir.

Google Play

Makalemizin son bölümünde de Android' in başarısının altında yatan en büyük etkenlerden birine daha değinelim istedik. Google Play sitesi; binlerce geliştiricinin uygulamalarını tanıtmasına, ücretsiz dağıtmasına veya satmasına yarayan bir ekosistemdir.




 
Eğer içerisinde Android yüklü cep telefonu vb mobil cihazınız varsa; Google Play sitesi, mutlaka uğramanız gereken bir adrestir. Milyonlarca uygulama arasında size uygun bir tanesini bulamamanız imkansız.

Oyunlardan, ofis yazılımlarına, ezan vakitlerinden, kıble bulucusuna, navigasyon programlarından, yıldız ve gezegen haritalarına, banka uygulamalarından, sözlüklere  kadar milyonlarca uygulama sizleri bekliyor.

Android bir başka güzelliği de Apple' ın ürettiği iOS' un aksine illaki Google Play' e bağımlı değilsiniz. Tamamen açık kaynak kodlu olduğu için Android' e başkaca bir programa ihtiyaç duymadan istediğiniz uygulamaları kendiniz de yükleyebilirsiniz. Bunun için uygulamanın kurulum dosyalarını (apk uzantılı) internetten indirmeniz yeterli.

Her güzel şey gibi Android' in de kusurları var. Bunların başında özellikle son yıllarda kullanıcı sayısının çok fazla artması nedeni ile virüslerin de artması geliyor. Aslında linux dünyası virüslere pek alışık değildir. Ancak Android' in genelliği virus yazanların da işlerini kolaylaştırdı. Bu nedenle telefonunuzda veya tabletinizde ücretsiz de olsa mutlaka antivirüs yazılımı kullanın. Böylece gelebilecek saldırı ve zararlardan korunmuş olursunuz.

Kaynakça:

1.    http://tr.wikipedia.org/wiki/Android_(i%C5%9Fletim_sistemi)
2.    http://tr.wikipedia.org/wiki/Linux
3.    https://play.google.com
4.    http://www.android.com/


6 Nisan 2013 Cumartesi

AVUKATLARIN UZUN SAATLER BOYUNCA KLAVYE VE FARE KULLANIMINDAN DOĞAN RAHATSIZLIKLAR

Bilgisayarlar son on yılda avukatların da iş yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olmuşlardır. Bu vazgeçilmez makinelerin birçok yararı yanında; oturuş bozuklukları nedeni ile bel ağrılarına, eklemlerde özellikle de bilek ve dirseklerde zorlanmalar sonucunda oluşan çeşitli hastalıklara yol açtığı bilinmektedir.

Gün içinde uzun süreleri bilgisayar başında geçiren meslektaşlarımız, özellikle de çok sayfadan oluşan metinleri yazmaktadırlar. Gerek metinleri yazarken bilgisayarın klavyesine yapılan tuş vuruşları gerekse de fare hareketleri, tek düze hareketlerdir. Bu şekilde tek düze hareketlerle çalışmanın sonucunda Karpal Tünel Sendromu denen hastalık ortaya çıkabilmektedir.

Çoğumuzun sıradan eklem ağrısı olarak gördüğümüz bu hastalık, müdahale edilmediği durumlarda ileride daha ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu hastalığın tıp dilindeki kısatma adı; CTS' dir. Karpal Tünel Sendromu, ellerde ağrı veya uyuşma ile başlayan ve bu şikayetlerin özellikle geceleri uykudan uyandırma dercesinde olduğu bir hastalıktır. Temel problem ele giden bir sinirin (Nervus Medianus) el bileği çevresinde geçtiği bir kanalda çevre kılıf tarafından sıkışmasıdır.

Karpal tünel, bilek düzeyinde bulunan median sinirin geçtiği bir kanaldır. Boyun bölgesinden çıkıp bileğe kadar uzanan median sinir elde birçok kasın uyarılmasını üstlenir. İşte bu kanal boyunca median sinir çeşitli nedenlerden dolayı el bileğinde basıya uğrarsa, sinir sıkışmaları arasında en sık görülen Karpal Tünel Sendromu ortaya çıkabilir.

Özellikle uzun süreler tek tip el işi yapanlarda görülen bir rahatsızlıktır. Bilinen en eski şikayet daktilo kullanan sekreterlerde görülmeye başlanılmış, o dönemlerde halk arasında sekreter hastalığı adını almıştır. Özellikle daktilo gibi sert basma kuvveti gerektiren tuşlu klavyelerde, eldeki tendonların kalınlaşmasına ve buna bağlı sinir üzerinde bası oluşmasına sebep olmaktadır.

Günümüzde daktilo kullanımının azalmasına karşın; özellikle bilgisayar ve oyun konsolları gibi teknolojik aygıtların çoğalması ile hastalık tekrar artış eğilimine girmiştir. Gençler ve çocukların nintendo wii, xbox ve playstation gibi konsollarda uzun saatler aynı el kası ve tendonlarını kullanması ileriki yaşlarda ciddi sağlık sorunlarının başlangıcı olmaktadır.

Baro Dergimizin bu sayısında meslektaşlarımızın klavye ve fare kullanımından doğan rahatsızlıklarını en aza indirmeyi amaçlayan ürünleri tanıtmakta yarar gördüm.

GRAFİK TABLETLERİ

Grafik tablet veya sayısallaştırıcı (İng: digitizer) grafik sanatçılarının, ressamların veya bilgisayar grafiği (İng: CG art) yapan sanatçıların ve daha çok tasarım ağırlıklı çalışanların kullandıkları bilgisayar donanımıdır.


















Boyutları A4 veya A3 kâğıt boyutlarında ya da daha büyük olabilen sayısallaştırıcılar, üzerlerine yapılan çizimi sayısal ortama aktarırlar. Örneksel çizim verilerinin sayısal ortama aktarımının gereği olarak ortaya çıkan sayısallaştırıcılar ilk zamanlarda AutoCAD gibi bilgisayar destekli tasarım programlarının ve çeşitli grafik programlarının ayrılmaz bir parçası olmuşlardır.

Sayısallaştırıcılar ilk çıktıklarında, yüksek fiyatları ve basit gereksinimler için ucuz farelerin yeterli olması gibi nedenlerle genellikle profesyoneller tarafından kullanılmaktaydı.

Ama günümüzde özellikle tablet bilgisayarların da çıkması ile grafik tabletlerinin popülerliği oldukça düşmüş, fiyatları da gelişen tekoloji karşısında oldukça inmiştir. Bugün grafik tabletlerin fiyatları 60,00TL ile 1.500,00TL arasında değişmektedir.

Grafik tabletler, bilgisayar kullanıcısının fare ile yapabildiği her şeyi kablosuz bir kalemle yapmasını sağlayan araçlardır. Özellikle fare kullanımına alışamayan yaşlı insanlar ve çocuklar ile; çizdikleri resim ve projelerde aradıkları fırça / kalem hassasiyetini bir türlü bilgisayar faresinde bulamayan ressam, mimar, grafiker gibi profesyoneller için tasarlanmış ürünlerdir.

Çok gelişmiş modellerde gerçek kalem ve kağıt hissi yaratmak amacıyla yüksek kalem hassasiyeti vardır ve basınç duyarlılık seviyesi 2.048' e kadar çıkmaktadır. Bunun sonucunda özellikle reklam, televizyon sektörlerinde çalışan birçok ressam ve tasarımcı kağıt kalem yerine grafik tabletleri tercih etmektedir.

Avukatlarsa grafik tabletler ile; bilgisayara el yazısı ile notlar almak bir yana, fare ile yapılan internette gezinme, belge açma, kaydetme, silme vb tüm işlemleri kalemle yapabilirler. Grafik tabletlerin kalemleri, bilgisayar faresinde çok daha hassas oldukları için bilgisayardaki tüm işlemler, çok daha hızlı bir şekilde yapılabilmektedir.


















 DOKUNMATİK EKRANLAR

Dokunmatik teknolojisi, elektronik cihazların parmak veya özel kalemler vasıtasıyla hafifçe dokunarak kumanda edilmesine imkân verir. Hesap makinesi ve televizyon düğmelerinden, cep telefonu, dizüstü bilgisayar ve uzay teknolojilerine kadar çok çeşitli bir kullanım alanı vardır.

Dokunmatik ekranlar ise özellikle Apple firmasının ürettiği iPhone' dan sonra tüm dünayada popüler oldu. Halbuki bu teknolojinin de temelleri oldukça eskiye dayanır. 1945 ile 1950 yılları arasında özel bazı laboratuarlarda ilk örnekleri geliştirilen dokunmatik ekranlar, ticari olarak ilk kez 1975 yılında elektronik bir eğitim sistemi olan PLATO projesinde ortaya çıkmıştı.

1983 yılında piyasaya sürülen HP-150 dünyanın dokunmatik ekranlı ilk ticari kişisel bilgisayarıydı. Aslına bakılırsa bu ürünün ekranı bugün anladığımız anlamıyla dokunmatik değildi. Ekrana parmağınızı dokundurduğunuzda, yan taraflardan çıkan kızıl ötesi ışınları engellemiş oluyordunuz. Bu sayede ekran parmağınızın nerede olduğunu anlayıp ona göre görüntü veriyordu.

Günümüzde piyasaya sürülen dokunmatik ekranlarda tek bir standart teknoloji yok. Aksine çok farklı temellere dayanan dokunmatik ekran teknolojileri bulunuyor. Bunların bazıları sıkça kullanılırken, bazıları sadece belli cihazlarda yer alabiliyor. Şimdi bu teknolojilere kısaca bir göz atalım:
- Rezistif Ekran:

Rezistif ya da diğer bir deyişle dirençli dokunmatik ekranlar, birçok katmandan meydana geliyorlar. Bunların en önemlilerini ise aralarında ufak bir boşluk bulunan iki adet iletken katman oluşturuyor. Parmağınızla ekrana dokunduğunuz zaman bu iki katman o noktada birleşerek akımda değişiklik yaratıyor. Böylece nereye dokunulduğu anlaşılmış oluyor. Buradan alınan veri kontrolcüde işlenerek ekrana yansıtılıyor.

- Akustik Yüzey Dalgası:

SAW (Surface Acoustic Wave) adı verilen teknolojide dokunmatik ekranın üzerinden ultrasonik ses dalgaları geçiriliyor. Panele dokunulduğu zaman ses dalgasının o bölümü emildiği için, dokunulan bölgenin neresi olduğu anlaşılıyor. Bu bilgi daha sonra işlenerek ekrandaki görüntüye yansıtılıyor. Bu teknolojiye sahip ekranlar, dış etkenlere çok açık olduğu için fazla tercih edilmiyor.

- Kapasitif Ekran:

Kapasitif dokunmatik ekranlar cam gibi bir yalıtkan bir katman ile iletken bir katmanın birleşmesinden oluşuyor. Genelde bu ekranlarda iletken olarak indiyum kalay oksit adlı madde kullanılıyor. Piyasadaki iPhone gibi bazı akıllı telefonlarda kapasitif ekran yer alıyor.

- Elektrostatik Alan:

İnsan vücudu iletken olduğu için kendine özgü bir elektrostatik alana sahip. Dokunulduğu zaman ekranın elektrostatik alanı ile bu alanın yapısı bozuluyor ve ekran bu değişikliği algılıyor. Buna göre nereye dokunulduğu bilgisi elde edilmiş oluyor. Yeni nesil cep telefonlarının bazılarında bu yöntem kullanılıyor.

- Kızılötesi:

Kızılötesi teknolojisine sahip olan dokunmatik ekranların kenarlarında, kızıl ötesi LED' ler ve foto algılayıcılar yer alıyor. Bu algılayıcılar LED ışınların bütünlüğünü kontrol ediyorlar. Parmağınızı ya da herhangi başka bir cismi ekrana dokundurduğunuz zaman, ışınların bütünlüğü bozuluyor. Foto algılayıcılar bunu tespit edip, kontrolcüye gönderiyorlar. Kızılötesi teknolojisine sahip olan dokunmatik ekranlar, daha çok açık alanlardaki ATM ya da kiosk gibi cihazlarda tercih ediliyor.

- Gerilimölçer:

Güç paneli adı da verilen bu teknolojide, ekran dört köşesinden tutturuluyor ve ekranın alt kısmına baskıyı ölçen cihazlar yerleştiriliyor. Ekranın üzerine bastırıldığında bu cihazlar ne kadar baskı olduğunu ve yerini tespit ediyorlar. 1960' lı yıllardan beri kullanılan bu teknoloji; sadece parmağın yerini değil, baskının şiddetini de ölçtüğü için farklı uygulamalarda da kullanılabiliyor. Ayrıca, daha dayanıklı olduğu için açık alanlarda tercih ediliyor.

- Optik Görüntüleme:

Yeni yeni uygulanmaya başlanan teknolojilerden biri olan optik görüntülemede, ekranın kenarlarına ya da köşelerine iki ya da daha fazla görüntü algılayıcı yerleştiriliyor. Bu algılayıcıların görüş açısını kaplayacak şekilde kızılötesi ışıklar konulduktan sonra ekrana yaklaşan cisim, bir gölge olarak algılanıyor. Bu sayede dokunulan yerin neresi olduğunun yanı sıra, dokunan nesnenin boyutu da algılanabiliyor.

- Sinyal Dağıtma Teknolojisi:

2002 yılında ilk kez tanıtılan bu teknoloji ekrandaki camın üzerinde, dokunmayla oluşan titreşimi algılamaya yarıyor. Bu sayede dokunulan yer belirlendikten sonra görüntü ona göre değişiyor. Bu teknolojinin en önemli artısı, ekranda camın dışında herhangi başka bir katmana ihtiyaç duyulmaması. Böylece görüntü daha berrak ve net olabiliyor.

- Piezoelektrik:

2006' da tanıtılan bu teknoloji bazı kristaller ve benzeri yapıdaki maddelerin sahip olduğu piezoelektrik özelliğinden faydalanıyor. Piezoelektrik maddeler şekli değiştirildiğinde ya da bir darbe aldıklarında elektrik alanı oluşturuyorlar. Bu özelliğe sahip maddelerden bir katmana sahip olan ekran, dokunulduğunda o noktada elektriksel bir alan oluşuyor. Kontrolcü de bunu algılayarak nereye dokunulduğunu belirliyor.

- Çift Yönlü Ekran:

M.I.T. tarafından Aralık 2009' da tanıtılan çift yönlü ekran teknolojisi, LCD ekranları dev birer kameraya dönüştürmeyi hedefliyor. Geliştirilen bu yöntemde; sensörlerin önüne LCD yerine, bir dizi küçük delik yerleştiriliyor. Her delikten geçen ışık ışınları, sensörleri harekete geçirerek düşük çözünürlüklü bir görüntü elde ediliyor. Her bir delikteki görüntü farklı açılardan geldiği için, ekranın önünde duran bir cismin yeri ve derinliği belirlenebiliyor. Böylece ekrandaki görüntü buna göre tepki verebiliyor.
















Dokunmatik ekranlar, çok yakın gelecekte; gerek masaüstü gerekse de dizüstü bilgisayarlar için standart hale gecekler. Teknolojinin ulaştığı noktayı anlamak açısından şunu belirtmeliyiz ki; artık akıllı ekranlarda birkaç parmak kullanımı ile sınırlı değiliz. LG firmasının geliştirdiği teknoloji ile dokunmatik ekranlarda 10 parmağın aynı anda kullanılması mümkün hale gelmiştir. Böylelikle sürüklemek veya çevirmek gibi birden fazla işlem aynı anda yapılabiliyor.






Dolayısıyla meslektaşlarımız da teknolojinin ulaştığı noktayı dikkate alarak; gerek masaüstü veya dizüstü bilgisayar alırken, gerekse de ekran alırken dokunmatik teknolojilerini göz ardı etmemelidirler.

Kaynakça:

  1. http://tr.wikipedia.org/wiki/Grafik_tablet
  2. http://tr.wikipedia.org/wiki/Karpal_T%C3%BCnel_Sendromu_(CTS)
  3. http://www.hepsiburada.com/liste/grafik-tabletler/department.aspx?categoryId=217
  4. http://www.bimeks.com.tr/kategori.aspx?kid=1025
  5. http://tr.wikipedia.org/wiki/Dokunmatik_ekran
  6. http://shiftdelete.net/dokunmatik-ekran-teknolojileri-22680.html
  7. http://www.teknomanset.com/tag/dokunmatik-ekran
  8. http://www.silikonvadisi.tv/lgden-10-parmakla-dokunmatik-ekran-keyfi/